Seyhan Gölü Çevresinde Bir Gün


Seyhan Gölü Çevresinde Bir Gün

Seyhan Gölü aslında bir yapay göl…

1956 yılında Seyhan Nehri’nin önü toprak bir setle kapatılarak oluşturulmuş bir baraj…

Türkiye’nin belki de ilk barajlarından biri…

Bugünkü teknolojinin aksine beton yerine toprak bir setle yapıldığı için, ilk yıllar “Toprak Barajı” olarak anılırdı. O yıllarda baraj gölü kentten epeyce uzaktaydı ama 1980’den sonra Yeni Adana Projesi ile kent gölün çevresine taşındı. Dolayısıyla Adnan Menderes Bulvarı açılıp, Batı ve Doğu köprüleri yapılarak gölün etrafını arabayla dolaşma şansı ortaya çıkarıldı.

Adnan Menderes Bulvarı

Gölün çevresini gezmeye Adnan Menderes Bulvarı’nın başından başlamanızı, anlattıklarımızı baz alarak beğendiğiniz yerde mola vererek vakit geçirmenizi öneriyoruz. Adnan Menderes Bulvarı’na girince hemen solunuzda lunaparkı göreceksiniz. Lunaparktan sonra belli aralıklarla devam edecek lokanta ve kafeler başlayacaktır. Beyaz Saray Tesisleri’nin bulunduğu köşeden sonra, otopark olarak yapılmış her cebin kenarında seyyar satıcılar görürsünüz. Bu seyyarlar yazın Adana’ya özgü bir soğuk tatlı olan Bici Bici satarken, kışın sahlep satarlar. Adana’nın kışlarının Orta Anadolu’nun ilkbaharı sıcaklığında olduğunu düşünürseniz, yaz-kış bu satıcıların göl kenarı taburelerine oturarak Sevgi Adası’nı seyretmenin keyfini yaşayabilirsiniz. Hatta “yaşayabilirsiniz” kelimesinden vazgeçip, yazları günbatımına yakın saatlerden sonra, kışın güneş varken bu zevki tatmalısınız.

Amerikan Adası

Bici bici keyfinden sonra yol sizi Menderes Adası’na kadar taşıyacaktır. Siz “Ada” dediğime bakmayın, şimdilerde bir bantla bulvara bağlandığı için yarımada oluvermiştir, bizim Amerikan Adası… Yani adalığı gibi ismi de değişmiştir demek istiyoruz. 1980’den sonra (bulvarla eş olsun mantığıyla) adı Menderes oluverdi. Ama halk arasında hala Amerikan Adası olarak anılır. Menderes Adası’nda piknik yapma şansının olduğunu da hatırlatmadan geçmemeliyiz. Adadan sonra bulvar sizi dolaştırmaya devam edecektir. Gölün kıyı şeridiyle dans eder gibi kıvrılan yolları kat ettikçe oltası ile oyalanan balıkçıları geride bırakarak, Çoban Dede Parkı’na ulaşacaksınız. Çoban Dede Türbesi’ni solunuzda bırakarak yolunuza devam ederseniz, bulvar tek şeritli yola dönüşerek devam eder.

Türkiye’nin En Uzun Köprüsü

Ve kıvrılarak akan yol sizi Batı Köprüsü’ne taşıyacaktır. 1300 metre civarındaki uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun köprülerinden olan Batı Köprüsü’nün etrafında açık hava kafeteryaları ve kır lokantaları kümelenmiştir. Köprüyü geçtikten hemen sonra Topalak Köyü başlar. Topalak Köyü’nün civarı göl ile Adana Kenti’nin birlikte görüldüğü en güzel yerdir.  Adana fotoğrafı çekmek isteyenlere tavsiyemiz Topalak’ta günün her saatini yaşamalarıdır. Topalak’tan sonra Doğu Köprüsü’yle devam edecek yol sizi Kargakekeç bölgesinin sulak alanlarına taşır. Seyhan Gölü’nün bir Ramsar sözleşmeli Kuş Koruma Alanı olduğunu burada hissedeceksiniz. Solunuzdaki gölde bulunan binlerce kuş sizi Menekşe Köyü’ne doğru yolcu edecektir.

Menekşe

Sağınızdan ayrılan ve yeni yapılmış bulvarı takip ederseniz, lüks konutların yapılmaya devam ettiği ve gölü tepeden gören Menekşe bölgesine gelirsiniz. Menekşe’den çıkarken sağınızda bulunan Süleyman Demirel Arberetum’unu (Bitki Müzesi) ziyaret etmeden geçmeyin deriz. Türkiye’nin üç bitki müzesinden biri olan Arberetum’da 200 türden fazla bitki çeşidi bulunmaktaymış. Yolunuza Hekim Köy kavşağından sonra Üniversite’ye dönerek devam ediniz. Balcalı Hastanesi Kavşağı’ndan üniversite kapısına doğru dönüp, Mithat Özsan Amfisi yolunu takip ederek, Mühendislik Fakültesini geçince birbirine sarılmış sevgilileri görerek Âşıklar Tepesi’ne geldiğinizi anlarsınız. Burası gölü seyredebileceğiniz güzel noktalardan biridir. Sonra yolunuza devam ederek, üniversite kapısından çıkıp güneye doğru yol alınız. Bu arada 6 minareli Sabancı Cami uzaktan size işaret ediyor olacak. Yurtları geçtikten sonraki kavşaktan tekrar sağa dönerek, barajın toprak seti üzerine çıkarsınız. Sete çıkar çıkmaz solunuza bakarsanız Hidroelektrik santralini ve Dilberler Sekisi’nin başka bir açıdan doyumsuz manzarasını görebilirsiniz. Artık yolun sonuna geldik… Devam ettiğimizde toprak set sizi tekrar Adnan Menderes Bulvarı’nın başına taşıyacaktır.

Zooloji…

Kelebicin Balığı 40 yıl önce çinko kaplanmış tablalarda, seyyar satıcılar “et balığı” diye satarlardı Kelebilicin’i… Satarken “Canlı, canlı” diye bağırmaları bir satış politikası değildi, çünkü balık kesilip parçalanana kadar ölmezdi. Nedeni de Seyhan Gölü’ne özgü, akciğerli bir nevi yayın balığı olan Kelebicin’in, su dışında da solunum yapma kabiliyetiydi. Ancak 50 kiloya kadar çıkabilen bu balığın nesli gittikçe tükenmeye başlayınca, koruma altına alındı ve avlanması yasaklandı. Ama şunu söyleyebiliriz ki neredeyse hiç kılçığı olmayan ve bu yüzden et balığı diye anılan Kelebicin, lezzeti en güzel olan balıklardan biridir.

*Destinasyon Programı ve Fotoğraflar, S. Haluk Uygur’un “52 Hafta Adana ve Çevresi” kitabından alınmıştır.

Gün Batımı Adana Fotoğrafı: Volkan Topal 

REZERVASYON FORMU