Karataş’ta Balık Sefası
Akdeniz’in
kendine özgü balığı vardır. Bu mönü geniş bir yelpaze içerse de, Doğu
Akdeniz’in en şirin balıkçı kasabalarından biri olan Karataş’ın kendine özgü
bir balık seçeneği bulunur. Bu seçeneğin başında Lagos gelir… Tabiî ki
konuşurken Çupra deyiverdiğimiz Çipura da seçenekler arasındadır… Ve Levrek…
Bir de Kefal var… Akdeniz geniş balık seçeneklerine sahipken ve Karataş da Doğu
Akdeniz’in en becerikli balıkçılarını yetiştirmişken, Karataş’ın balık mönüsü
niçin bu dört balıktan oluşuyor diye merak edebilirsiniz. Merakınızın cevabı
ise sadece kalitedir. Bilmenizi isteriz ki deniz kenarında yaşasanız bile balık
lokantalarında yediğiniz balıkların çoğu balık çiftliklerinde yetiştirilmiş
balıklardır. Ancak Karataş’ta balık yemeye gittiyseniz eğer, size sadece
dalyandan veya açık denizden tutulmuş taze balık sunulacağını bilmelisiniz.
Karataş Lagünleri
Karataş
ve civarında 3 tane lagün bulunur. Lagün; denizle bağlantısı olan sığ göl
anlamına gelir. Buralarda kurulan dalyanlara genellikle Çipura, levrek ve kefal
balıkları takılır. Karataş’taki balık lokantaları da bu yüzden bu balıkların
pişiriminde ustalaşmışlardır. Karataş’ta balık yemenin bir zevk olması, bu 4
çeşit balığın pişiriminde ustalaşmış olmalarının yanında, balıkla birlikte
sunulan yeşillik ve mezelerin de çok özel olması nedeniyledir. Ezme domates
salatası ve roka… Turp ve soğanla yapılan mezeler… Humus… Muhammara… Tarator…
Turşu’nun her çeşidi… Karides tava ve kalamar… Balığın arkasından da Şam
Tatlısı. Tabiî ki rakı olmazsa balık küser. Ayrıca Karataş’taki tüm balık
lokantaları denizi yukarıdan görecek biçimde yerleşmiş, açık alanı da olan yerlerdir.
Adana’nın en soğuk kış günlerinin bile ılıman olduğunu düşünürseniz, kır yemeği
havasında balık yemenin zevkini buralarda tadabilirsiniz.
Çatal ve Bıçaksız
Karataş’ta
balık yemenin bir başka özelliği de balığın tadını hissetmenizi engelleyecek bazı
zorluklarını ortadan kaldıran samimi ortamdır. Orada balığı elinizi kullanarak
yemeniz hiç yadırganmaz. Ve bilmenizi isteriz ki çatal bıçak devreden çıkınca
lezzet biraz daha artabilmekte… Karataş
balıkçıları salaştır demek istemiyoruz, çünkü oradaki salaşlık başta
işletmeciler olmak üzere gelen herkesin samimi olmasının bir sonucudur ve bu
durum herkese bir rahatlık sağlayarak balık yemenin zevkini artırır.
2500 Yıllık Kent
Lokantalarını
anlattıktan sonra müsaade ederseniz biraz da Karataş’ın kendisinden bahsedelim
Karataş; Adana’nın denize en yakın olan yeri. Kente sadece 40 kilometre
uzaklıktaki küçük bir ilçe. Halkının çoğunluğunun balıkçılıkla uğraştığı
ilçenin tarihi ise tam 3000 yıl öncesine dayanıyor. O yıllarda Magarsos
ismiyle, Misis’i de kuran Mapsos ve Anflakos tarafından kurulmuş. Şu anki
Karataş’ın sadece 5 kilometre batısında olan Magarsos’un denize bakan görkemli
bir antik tiyatrosu da var. Günümüzde üzeri toprakla örtülü bu tiyatronun
öyküsü ise çok ilgi çekici; Magarsos kentini birlikte kuran Klikyalı Mallos ve
Yunan Anflakos Truva’da savaşmış iki savaşçıdır. Truva’dan birlikte Adana’ya
döner, Misis (Mapsoshestia)ve Karataş (Magarsos) kentlerini kurarlar (Bir de
Mallos Kayıp Kenti). Ama bir müddet sonra Anflakos Mallos’a karşı çıkar ve
Magarsos Anfitiyatrosu’nda ölümüne bir savaşa tutuşurlar. Bu kavga sonunda
Anflakos ölür, Mapsos ise ölümcül yara alır. 3 ay sonra da bu yaralar nedeniyle
Mallos’da dinlenirken vefat eder. Ayrıca kasabanın iki yanında Akyatan ve Ağyatan
isimlerinde iki lagün bulunuyor. Bu lagünler Ramsar Kuş Koruma Sözleşmesi’yle
kuş cenneti ilan edilmişler ve Türkiye’nin en zengin çeşitlerini
barındırıyorlar. Kuşların bu lagünleri seçmesi; bir tesadüf değil, balık
popülâsyonunun zengin olması. İşte sizin balıklarınız da bu göllerdeki
dalyanlardan geliyor. Böyle özelliğe sahip bir balık yemeğini başka yerlerde
bulmak günümüzde biraz zor olsa gerek.
Nerelerde Balık Yenir?
Fevzi’nin
Yeri’ni size öneriyoruz. Ancak Karataş’ta lezzetle balık yiyebileceğiniz çok
yer var. Fevzi’nin Yeri; Karataş’a girmeden önce Orman kampına doğru giden yola
sapınca yol üstünde...
Akdeğirmen Köprüsü
Karataş’a
gitmişken Akdeğirmen Köprüsü’ne de uğramanızı öneririz. Akdeğirmen’e gitmek
için yolunuzun üzerinde olan Yüzbaşı Köyü’ne gelmeden doğuya doğru, yani
Kızıltahta Köyü’ne dönmeniz gerekir. Yaklaşık 10 kilometre yolculuktan sonra
varacağınız köyde köprünün yerini sorarak bulabilirsiniz. Ceyhan Nehri üzerine
kurulmuş bu köprü, Adana Taşköprü ve Misis Köprüsü’yle aynı dönemde yapılmış
olmalı. Günümüzde yarısı olmayan köprü 300 yıl kadar önce değirmen olarak
kullanıldığı için Akdeğirmen olarak anılmaktadır.
*Destinasyon
Programı ve Fotoğraflar, S. Haluk Uygur’un “52 Hafta Adana ve Çevresi”
kitabından alınmıştır.