Dünya Tarihinin İlk Hastanesi


Dünya Tarihinin İlk Hastanesi

Bir öykü anlatmak istiyoruz sizlere… Doktorların anısına yemin ederek mesleklerine başladıkları Hipokrat’a ait bir öykü. Yani biraz masalsı… Biraz da gerçek. .. İlginizi çektiğini düşündüğümüz hikaye için hadi hep beraber Adana’nın kıyı ilçesi Yumurtalık’a gidelim. Yumurtalık… Diğer ismi Ayas…2500 yıllık tarihî şehrin başka isimleri de var… Aiegea (veya Hiegea), Aegea ve benzerleri… Ve benzerleri dememiz bu isimleri teferruat zannedip dikkatinizi başka yöne çevirmeyin lütfen! Çünkü öykümüz bu ismin üzerine kurulacak.

Hipokrat’ın Annesi Hijyen

Hiegea (Hijea okunur) mitolojide Hipokrat’ın annesi olarak bilinir. Onun da babası’nın (yani Hipokrat’ın dedesinin) sağlık tanrısı Asklepion olduğuna inanılır. İsterseniz önce doktorların niçin Hipokrat adına yemin ettiklerine değinelim… Dedesini mitolojik bir kişilik olarak tanısak da Hipokrat yaşadığı ispatlanmış bir kişidir.  O yıllara kadar sadece bir büyü faaliyeti olarak yürütülen tıbbı, ustadan çırağa geçen bir bilim dalı (aynı zamanda öğreti) haline getirdiği bilinmektedir. İlk tıp okullarını ve modern anlamda ilk hastaneleri onun kurduğu tarihî bir gerçektir. Kurduğu bu hastane ve tıp okullarına dedesinin ismini verdiğini de biliyoruz. O yıllarda bunlara Asklepion “Sağlık Tanrısının Evi” denirmiş.

İlk Tıp Okulu

Bergama’da… Kos’da… Bir de tahmin ettiğiniz gibi Adana’nın ilçesi Yumurtalık’ta… Böylece Yumurtalık’ın antik isminin niçin Hipokrat’ın annesinin ismi (Hiegea) olduğu da anlaşılıyor değil mi? Hiegea tarih içinde o kadar önemli bir şehir haline gelmiş ki Hipokrat kurmayı planladığı tıp okullarından birini burada açmaya karar verdiği söyleniyor. Bir siyahinin kolunu bir beyaza takmak suretiyle dünyanın ilk organ nakli de burada yapılmış.  Peki niye siyahinin kolu dediğinizi duyar gibiyiz? Köle değilse eğer kim kolunu başka birine feda eder? Kolunu veren siyahi bir köleydi olmalıydı…

İlk Hastanenin Peşinde

Yumurtalık’ı gezerken aklınızın takılacağı diğer bir şey de, birçok tarihî binanın arasından Asklepion’u bir türlü bulamamanız olacaktır. Bulamamakta haklı olabilirsiniz, çünkü yaklaşık 300 gibi yıllarda Roma İmparatoru Kostantin din değiştirip, Hıristiyanlığı kabul edince pagan (ilkel çok tanrılı din) kültürüne ait birçok şeyi yıktırmış.

Yumurtalık Asklepion’u da bundan nasibini almış. Ancak yıkılan binanın yapı taşları daha sonra yapılan binalarda kullanıldığı için ilk hastane bir bütün olarak günümüze kadar ulaşmamış olsa da izlerini bırakabilmeyi başarmıştır.

Antik Limanda Nostalji

Şimdi size bir sır vermek istiyoruz. Yumurtalık’ın hâlâ kullanılan tarihî limanına ininiz. Limanın kuzeyini süsleyen tarihî Liman Kale’ye alıcı bir gözle bakınız. Kale’nin duvarlarının farklı dönemlere ait yapı taşları ile yapıldığını hemen göreceksiniz.  İlk hastaneye ait bir iz bulamazsanız bile otantik kayıklarla, tarihî kalenin mavi suların ritmiyle yaptıkları dansa siz de katılabilirsiniz.

 

Kız Kalesi

Danstan sonra Asklepion’un peşinden halkın “Kız Kalesi” dediği Ada Kale’ye geçmenizi öneririz. Yaz mevsiminde yüzerek geçebileceğiniz Ada Kale’ye gitmek için bir kayıkçıdan yardım istemelisiniz. Ama unutmayın! Yardım istediğiniz kayıkçıya Marko Polo İskelesi’ni de sorun. 1268 ve 1271 yıllarında ünlü gezgin Makro Polo’nun iki kere buraya uğraması nedeniyle bu isim verilmiş bu antik kalıntıya. Ayrıca kayıkçı size denizin içindeki kale için aynı İstanbul’daki Kız Kulesi’nin veya Mersin’deki Kız Kalesi’nin öyküsünü anlatacaktır. Hani “Kâhinler güzel kızını bir yılanın sokacağını haber verince, kral kızını denizin içindeki bir kaleye göndermiş, ama buna rağmen üzüm sepeti içine giren bir yılan kızı öldürmüş” şeklinde olan bir efsane var ya aynısı… Masal, “Kral Kızının Kalesi” dese de, antik limanın gümrük karakolu olduğu bilinen bu binanın ilginizi çekeceğini umuyoruz. Bizce mozaiklerini oldukça seveceksiniz.

Evlerin Duvarlarındaki Tarih

Dere içindeki tarihî malzeme civar evlerde yapı taşı olarak kullanıldığına göre de, gezerken gözlerinizi evlerin duvarlarından da ayırmamalısınız. Bu duvarlarda da Asklepion’u bulamadıysanız eğer, doğru Kaymakamlığın önüne gitmelisiniz. Bir açık hava müzesi haline getirilen otoparktaki eserlere dikkatle baktığınızda Hiegea’nın rölyefini sizleri beklerken bulacaksınız. 2500 yıllık bu bekleyiş sırasında Hipokrat’ın annesinin şahit olduğu tarihî dönemleri Yumurtalık’a yaptığınız gezi sırasında siz de yaşayacaksınız. Antik Liman’daki “Babanın Yeri”nde 2000 yıllık tarihe karşı yiyeceğiniz Akdeniz balıklarının lezzetini de eklerseniz umarım güzel bir gün geçireceksiniz. 

Süleyman Kulesi

Asklepion’un izlerine gelince… Umudunuzu kaybetmeyin Ada Kale’de bulamadıysanız, Süleyman Kulesi’nde arayabilirsiniz. Süleyman Kulesi; 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış, çok ilgi çekici bir yer. Ancak inşa tarihi dikkate alınırsa burada da Asklepion’u bulmak zor. Ama Süleyman Kulesi’ne giderken üzerinden geçtiğiniz derenin içine veya bu derenin denize döküldüğü sahile alıcı gözle bakarsanız, birçok antik sütun göreceksiniz. Belki de bu sütunlar arasında ilk hastanenin izlerini bulabilirsiniz.

Nasıl Gidilir?

Nerede Kalınır?

Adana’ya 75 km. uzaklıktaki Yumurtalık’a Adana-Gaziantep otoyolunun Ceyhan-Yumurtalık mevkiinden çıkarak ulaşabilirsiniz. Adana, Osmaniye ve İskenderun’a bir, Gaziantep’e iki saat mesafededir. Yazın sayfiye yeri olan Yumurtalık’ta yıldızı olmayan ama temiz oteller bulunur.

Ne Yenir?

İllaki “Babanın Yeri”ni önermekteyiz. Küçük, lüks olmayan bir otantik balıkçı lokantasıdır. İşletmecisi Yücel Bey ve ailesinin candan davranışı ve tarihe karşı bir duble içecek sizi mutlu edecektir. Daha lüks lokantalar isterseniz sahilde bulacaksınız. Burada balık yemelisiniz.

Telefon: 0 322 671 21 76 – 0 322 671 26 04

*Destinasyon Programı ve Fotoğraflar, S. Haluk Uygur’un “52 Hafta Adana ve Çevresi” kitabından alınmıştır.

*Dioskorides, Hipokrat ve Galen Çizimi; İlter Uzel

REZERVASYON FORMU